Oksijen tedavisi kapsamında gerçekleştirilen ‘Kan yıkama’ uygulamasının özellikle sigara ve alkol bağımlılarında gözle görülür bir iyileşme sağlar.Kremden torbalamaya, ozon terapiden ozon saunalarına kadar en çok kullanılan yöntemler:
Majör otohemoterapi (Hastadan kan alınarak tedavinin yapılması):
Bu tedavide hastadan her seansta 50 mililitre kan alınıyor. Şırınga ile alınan kan, özel bir sistemde, sadece bir kez kullanılan şişelerin içine yavaş yavaş enjekte ediliyor. Serum şişesine benzeyen şişeye kan enjekte edilirken bol miktarda oksijen de veriliyor. Oksijen ve kan, aynı zamanda şişe içine yansıyan, ozonlaşmaya neden olan özel bir ışıkla kaynaştırılarak kanın daha fazla oksijen alması sağlanıyor. Özel şişede işlemi tamamlanan, oksijenle yıkanan kan, serum gibi damla damla hastaya geri veriliyor. Böylece ozon, kırmızı ve beyaz kan hücrelerini oluşturan spesifik maddelerle tamamen reaksiyona giriyor ve böylece vital aktivitelerini = metabolizmayı artırıyor. İşte bu aktive edilmiş kan (ozon ya da oksijen değil) hastaya hemen normal bir damlalık kullanarak tekrar geri veriliyor. Aynı prensibin kullanıldığı, ‘minör otohemoterapi’ diye adlandırılan yöntemde ise ozonlanmış 3-5 ml kan intramusküler yolla hastaya geri veriliyor. Bu yöntemle spesifik olmayan bağışıklık sistem aktivasyonu yapılıyor; alerjik hastalıklarda ve genel olarak bağışıklık sistemini güçlendirmekte kullanılıyor.
Islak vücuda uygulama
Eksternal tedavi: Ozon gazı kapalı bir sistemde özel bir plastik bot (ayaklar ve bacaklar için ) içinde dolaştırılarak ya da vücudun farklı bölgelerine uygun torbalar, folyolar ile tatbik edilir. Bu sarf malzemeleri, ozona dayanıklı materyalden yapılır. Vücudun tedavi edilecek kısmı önceden su ile nemlendirilir, çünkü ozon kuru bölgelere etki etmez. Bu metot ülserleri, yaraları, açık yaraları, ameliyat sonrası oluşan lezyonları, shingles (herpes) ve enfekte olmuş alanları tedavi etmekte çok etkilidir. Diğer yöntemler ozonlu saf su (dental tedavilerde) ve ozonlu saf medikal zeytinyağı, cilt eruptionları örneğin egzema, mantarların tedavisinde uygulanır.
O3 (ozon) gazının rektal yolla uygulanması: Kulağa hoş gelmese de o kadar rahatsızlık verici değildir. Aslında hasta kesinlıkle hiçbir rahatsızlık hissetmez, çünkü O3 gazı direkt olarak hassas bağırsak çeperi (membranı) tarafından emilir; buna ek olarak tüp ve torbalar tek kullanımlık olduğundan tamamen hijyeniktir ve hasta kendi kendine uygulayabilir. Bu metot bazı bağırsak hastalıklarında etkilidir ancak son zamanlarda genel sağlık ve yeniden canlanma için kullanılmaktadır.
Ozonun eklem içi enjeksiyonu: (Intra artikuler yolla ozon verilmesi); adından da anlaşılacağı gibi ozon gazı (eğitimli kişilerce), yavaşça eklem içine enjekte edilir. Bu metot ağrılı enflamatuar hastalığı olan ekleme uygulanır (artrit, rekurren artroz, genel patolojik sertliklerde uygulanabilir).
163 yıldır tıbbın hizmetinde
Ozonun ya da oksijenli suyun yararları ilk kez İsviçre’de 1840 yılında Alman kimyacı Christian Fredrick Schönbein tarafından keşfedildi.